2.14.2010

''Boş Jenerasyon'' dememiş miydik?

Arabayla Panora'ya gidiyoruz. Arabada bir dergi var ve derginin içinde bir yazı. Tepesine ebeveynlerin çocuklara okutması için not düşülmüş. Madde madde nasıl ders çalışılması gerektiği anlatılıyor. ''Derslerinizi bitirince ilgi alanlarınıza vakit ayırabilirsiniz çocuklaaar''. İlgi alanları dediği kurslar olsa gerek. 'Proje Çocuk' ya bunlar.

Proje Çocuk ne bilmeyenler için açayım biraz. Hani bir sömestr karate kursuna, bir yaz tatili elinde Tübitak Çocuk kitapları deniz kıyısında fosil bulmaya giden, bunu yaparken de yüzlerinde her an okulun tekinin tanıtım broşürüne yakışır bir gülümseme yapışmış duran çocuklar var ya. Onlar işte bu proje çocuklar. Büyüyünce, ohooo, büyüyünce genetik mühendisi, doktor; olmazsa yazar, arkeolog, sanat tarihçisi falan olacaklar.

3 yaşımda bir rüya arkadaşım vardı. Biraz büyüyünce bana alınan mavi balondan insan figürüyle cisimleşti ve insanlaştı. Ortaokula geçince yalan söylediğimde suratını asan ışığa inanmamaya başladım. Bana hikayeler anlatan, küçücük bir çocukken gözlerimi kapattırıp elimi tutarak ''bak uçuyoruz, k, uçuyoruz!!'' diyen teyzem işe başlamıştı ve kalem etekleri vardı. Gelecek diye birşey çıkmıştı başımıza ve ona sahip olmak için çok çok çok çok çalışmamız gerekiyordu.

Orada bir çocuk bale kursuna, gitar bilmemnesine gidiyor. Her sabah altıda uyanıyor, derslerini çalışıp sonra da ''hobilerine zaman ayırıyor''. Büyüyecek. Üniversite sonra bir iş. 2 çocuk biri kız biri erkek tam olması gerektiği gibi. Bir dolu öğrencinin karşısında ders verirken, ya da mikroskopta birşeyler incelerken Tanrı'yı, şu an camdan atlasa dünyada neyin değişeceğini, keşkelerini düşünecek.

Ve rüyalarını kaybeden başka bir ''çocuk'' bir iki sene sonra her sevdiği müzik çaldığında gitarı tutan ellerin kendisininkiler olduğunu düşünmeyi bırakacak.

Proje Baba ''Ikea katalogundan hangi masaüstü çatal bıçak setinin kendisini daha iyi ifade ettiğini'' aramaya başlayacak.

fazla düşünüp ne olacak?
ne diye başımızı belaya sokalım?
oturalım oturduğumuz yerde.
işte mis gibi çorba.
ne diye başımızı belaya sokalım?

şarap hazırsa,
içelim;
tırnaklarımız uzamışsa,
keselim.
fazla düşünüp ne olacak?
ne diye başımızı belaya sokalım?

dritero agolli

Bize ''me generation'' diyorlarmış
Bencil Jenerasyon.
Çevremizi sanki biz bi gezegenmişiz de onlar yörüngelermiş gibi.
Hadi ya? Ne yapar bizim yaşımızdaki biri?
Eve gelir. Facebook'u açar. Çevresinin kendi sevdiği müzikleri ve kendi güldüğü şakaları beğenip beğenmediğine bakar. Beğeniyorsa sevinir. Beğenmiyorsa üzülür.
Aykırı olmak mı, isyan mı demiştiniz?
Çok aykırıdır o. MSN'in ''ne dinliyorsunuz'' özelliğini açar ve hep birşeyler dinler. Bu esnada tavana bakar.
Yörüngelerinin kölesidir.
Geleceğin çarkı, hadi olmadı dişlisidir.

Ve bir gün çocuklarının dinlediği müzik ona kuru gürültü gibi gelir. Her günün dizi programını bilir. ''Birisi olmak istemiş olan bir hiçkimse''dir artık.

- çocuk büyür
rüya ölür
ve artık
keyifli bir uyuşuklu içerisindedir- (pink floyd'dan)
(ara sıra serpiştirilmiş tırnak içi sözler fight club'dan)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder